ÖZET
Amaç:
Kolorektal kansere bağlı bağırsak tıkanıklığı yüksek morbidite nedeniyle acil dekomprese edilmelidir. Tedavisi palyatif girişimler, acil laparotomi ve köprüleme tedavisidir. Bu çalışamada stent yerleştirmenin cerrahi ve onkolojik sonuçlar üzerindeki etkilerini acil cerrahi grubu ile karşılaştırarak değerlendirmeyi amaçladık.
Yöntem:
Akut malign sol taraflı kolon tıkanıklık nedeniyle Ocak 2019 ile Şubat 2020 tarihleri arasında müracaat eden hastalar analiz edildi. Acil laparotomi (grup E) yapılanlar ile stentleme sonrası elektif ameliyat edilen (grup S) gruplar karşılaştırıldı. Hastaların demografik ve ameliyat öncesi temel özellikleri, erken postoperatif sonuçları ve mortalite oranları incelendi.
Bulgular:
Stent grubunda (grup S) 20 ve acil cerrahi grubunda (grup E) 26 olmak üzere 46 hasta çalışmaya dahil edildi. Grupların; yaş, cinsiyet, tümör yerleşimi, ASA durumu ve N evresi benzerdi. Acil laparatomi grubunda T evre oranı anlamlı düzeyde yüksekti (p<0,01). Stent grubundaki 17 hastada (%85,0) teknik ve 14 hastada (%70,0) klinik başarı sağlanırken 6 hastaya acil laparotomi yapıldı. Grup S’de 7 hastaya (%35,0) ameliyat laparoskopik tamamlandı. Gruplar; kalıcı stoma, yatış süresi ve 30 günlük mortalite oranları açısından benzerken, stentleme grubunda anlamlı derecede düşük düzeyde komplikasyon görüldü (%15’e karşı %50, p=0,013).
Sonuç:
Akut sol taraflı kolon tıkanıklığının tedavisinde stent ile dekompresyonundan sonra elektif laparoskopik kolektomi daha az ciddi morbidite ve daha düşük 30 günlük mortalite ile mümkün olabilir.
Giriş
Kolorektal kanser, toplumu etkileyen en yaygın kanserlerden biridir ve sıklıkla akut obstrüksiyon bulguları ile semptom oluşturular. Kolorektal kansere bağlı bağırsak tıkanıklığı, kolonik distansiyon, bakteriyel translokasyon ve elektrolitik sıvı dengesizliği sonucu kolon nekrozu ve perforasyon riski nedeniyle acil dekomprese edilmelidir. Acil kolon ameliyatlarının yaklaşık %80’i tıkanıklık nedeniyle yapılırken,1 bu obstrüksiyonun tedavisinde düşük primer anastomoz ve yüksek morbidite oranı ile acil laparotomi klasik olarak yer almıştır.2 Malign bağırsak tıkanıklığı ile başvuran 1.046 hasta üzerinde yapılan bir çalışmada, hastaların %24,3’ünün Hartmann prosedürü veya palyatif stoma ile tedavi edildiği bildirilmiştir.3 Sol taraflı malign obstrüksiyonlar için yapılan Hartmann prosedürlerinin %40 oranında kapatılmamaktadır.4
Dohmoto ve ark.5 1990 yılında stenoza neden olan kolorektal tümörlerin palyatif tedavisi için stent yerleştirme tekniğini yayınladı. Stent yerleştirmenin ana avantajı kolonik dekompresyon sonucu acil bir ameliyatın elektif bir cerrahiye dönüştürerek morbidite ve mortalitede azalma sağlamak olduğu söylenmiştir.6 Bununla birlikte, endoskopik stentlemenin hem palyasyon için hem de elektif cerrahiye köprü olarak faydaları tartışmalıdır çünkü bu konuda yayınlanan bazı çalışmalar çelişkili sonuçlar göstermiştir.Van Hooft ve ark.7 yaptığı randomize kontrollü çalışmada stent grubundaki yüksek kolonik perforasyon oranı nedeniyle daha septik komplikasyonlara ve 30 günlük mortalite oranına artışa neden olduğu bildirilmiştir. Ayrıca, stentin neden olduğu perforasyonun tümör hücrelerinin yayılmasına ve dolayısıyla daha kötü uzun süreli onkolojik sonuçlara neden olduğu düşünülmektedir.8
Bu çalışmanın amacı, kolorektal kansere bağlı obstrüksiyonu olan hastalarda stent yerleştirmenin cerrahi ve onkolojik sonuçlar üzerindeki etkilerini acil cerrahi grubu ile karşılaştırarak değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem
Ocak 2019 ile Şubat 2020 tarihleri arasında akut malign sol taraflı kolon tıkanıklığı nedeniyle hastanemize başvuran hastalar prospektif olarak yönetilen bir veri tabanından geriye dönük olarak analiz edildi. Splenik fleksura ile rektosigmoid bölge arasında tümör nedeniyle kolon tıkanıklığı olan hastalar dahil edildi. Peritonit, bilgisayarlı tomografi (BT) taramasında şüpheli iskemi, tekrarlayan kolorektal kanser veya yaygın hastalık kanıtı olan hastalar çalışma dışı bırakıldı.
Endoskopi ünitemizde tecrübeli endoskopistler tarafından floroskopi eşliğinde stentleme yapıldı. Kontrastlı BT ve floroskopi sırasında alınan görüntüler eşliğinde 8-12 cm aralığında metal stent (CHANGZHOU ZHIYE MEDİCAL DEVICES INSTITUTE, No.127 xiaCheng Road, Wujin High-tech Industrial Development Zone, Changzhou) kullanıldı. Stent uygulamasına ait teknik başarı spontan sıvı gaita deşarjı ve kontrast madde verilerek teyit edilen stent açıklığı ile değerlendirildi (Şekil 1). Müdahaleden 24 saat sonra rutin bir karın röntgeni çekildi. Klinik başarı, dışkı geçişi ile işlemden sonraki 72 saat içinde obstrüktif semptomların gerilemesi olarak tanımlandı.7 Obstrüksiyon bulguları gerileyen hastalara, stentlemeden önce yapılmadıysa, göğüs, karın ve pelvisin BT taraması da dahil olmak üzere tıbbi durumlarının optimizasyonu ve kapsamlı onkolojik çalışma yapıldı.
Bağırsak dekompresyonunda klinik başarısı olan tüm hastalarda öncelikle laparoskopik yaklaşım denenerek kolektomi uygulandı. Peroperatif cerrahlarının anastomozun bütünlüğü ve güvenliği hakkında şüpheleri varsa saptırıcı stoma oluşturuldu. Klinik yetmezliği olan, stent yerleştirilemeyen veya stent takıldıktan sonra komplikasyon gelişen hastalara acil laparotomi yapıldı.
Özellikle hafta sonu şartlarında floroskopi imkanı olmadığında veya stentlemeyi reddeden hastalara acil laparotomi yapıldı. Cerrahi teknik hastanın klinik durumu ve cerrahın kararı ile belirlendi. Postoperatif süreçte tüm hastalar adjuvan kemoterapiyi değerlendirmek üzere klinik onkologa yönlendirildi. Çalışmaya dahil edilen tüm hastaların demografik bulguları, ASA durumları, tümör yerleşim alanları, patolojik özellikleri, stent uygulamasına ait teknik ve klinik başarı sonuçları, saptırıcı stoma, hastanede yatış süresi, postoperatif komplikasyon ve mortalite verileri prospektif olarak kayıt edilip retrospektif olarak derlendi. Hastanede yatış süresi, ameliyat sonrası hastanede geçirilen toplam gün sayısı olarak tanımlandı. Operatif mortalite, postoperatif 30 gün içinde meydana gelen ölümler olarak tanımlandı. Anastomoz kaçağı, anastomozdan sızıntının klinik veya radyolojik kanıtı olarak tanımlandı.
Çalışma merkezimizin cerrahiye bir köprü olarak kolonik stentlemeyle ilgili klinik ve onkolojik sonuçlarının retrospektif olgu serisi incelemesi olduğundan hastanemizin etik komitesi tarafından incelemeden muaf tutulmuştur.
İstatistiksel Analiz
İstatistiksel analizler için NCSS (Number Cruncher Statistical System) 2007 Statistical Software (Utah, USA) programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (ortalama, standart sapma, medyan, sıklık, oran) yanısıra değişkenlerin normal dağılıma uygunluklarında Shapiro-Wilk test ve boxplot grafikler kullanıldı. Normal dağılım gösteren değişkenlerin gruplar arası karşılaştırmalarında Student t-test; normal dağılım göstermeyen değişkenleri gruplar arası karşılaştırmalarında Mann-Whitney U test kullanıldı. Niteliksel verilerin karşılaştırılmasında ise ki-kare testi, Fisher’s exact test ve Fisher-Freeman Halton test kullanıldı. Anlamlılık p<0,05 düzeyinde değerlendirildi.
Bulgular
Ocak 2019 ile Şubat 2020 tarihleri arasında, stent grubundaki (grup S) 20 ve acil cerrahi grubundaki (grup E) 26 ile toplamda 46 hasta çalışmaya dahil edildi. İki grubun özellikleri arasında yaş, cinsiyet, tümör yerleşimi, ASA durumu ve N evresi açısından fark yoktu (Tablo 1). T evresi ise gruplara göre anlamlı farklılık göstermektedir (p<0,01), grup E ileri evre oranı anlamlı düzeyde yüksekti (Şekil 2).
Stent grubundaki 17 hastada (%85,0) teknik başarı elde edildi. Tam obstrüksiyon nedeniyle kılavuz tel proksimale geçilemediği için 3 hastada teknik başarısızlık kabul edildi. Bu hastalara acil laparotomi uygulanarak rezeksiyonsuz loop kolostomi yapıldığı için T evreleri Tx olarak kabul edildi. On dört hastada (%70,0) klinik başarı sağlandı. Bağırsak tıkanıklığı semptomları devam eden 1 hastada çekilen karın grafisinde migrasyon izlenirken, 3 hastada perforasyon, 2 hastada devam eden ileus saptandı ve daha sonra acil laparotomi yapıldı. Stent grubundaki 7 hastada (%35,0) laparoskopik rezeksiyon tamamlandı. Teknik başarısızlık veya klinik başarısızlık olan hastalara acil operasyon uygulandı.
Saptırıcı stoma oranları gruplara göre anlamlı fark göstermemekteydi [(stent ve acil cerrahi grubu sırayla %5’e karşı %11,5, p=0,622; p>0,05)]. Ameliyat sonrası toplam hastanede kalış süresi iki grup arasında benzerdi (sırasıyla 6 ve 7,5 gün, p=0,056). Komplikasyonlar Clavien-Dindo sınıflamasına göre derecelendirildi;9 acil cerrahi grubunda toplam komplikasyon sayısı daha fazla iken, stentleme grubunda anlamlı derecede düşük düzeyde komplikasyon görüldü (%15’e karşı %50, p=0,013) (Şekil 3). Gruplara göre 30 günlük mortalite oranları arasında anlamlı farklılık saptanmadı (%5’e karşı %11,5, p=0,622) (Tablo 2).
Tartışma
Sol taraflı kolorektal tümörler, kalın bağırsak tıkanıklığı, bakteriyel translokasyon, elektrolit ve sıvı dengesizliği ile sonuçlanan acil bir durum olarak ortaya çıkabilir. Bu nedenle tıkanıklığın giderilmesi, tıkayıcı patolojinin rezeksiyonu ve bağırsak devamlılığının sağlanması tedavinin asıl hedefleridir. Rezeksiyon ve kolostomi ile aşamalı operasyon sıklıkla uygulanmakla birlikte, tek aşamalı prosedür (rezeksiyon ve primer anastomoz) giderek daha popüler hale gelmiştir. Cerrahi teknikler ve perioperatif bakımdaki ilerlemelere rağmen, acil ameliyatlarda yüksek morbidite ve mortalite oranları mevcuttur.10,11 Bu nedenle çelişkili sonuçlar bildiren birkaç çalışmaya rağmen hem palyasyon hem de elektif cerrahiye köprü olarak kolorektal stentlemenin rolü geniş çapta tartışılmıştır. Bazı yayınlar kolon stentinin zararlı olduğunu ve tümör perforasyonuna sekonder kanserin yayılmasına neden olabileceğini iddia etseler de,12 onkolojik sonuçların kabul edilebilir ve güvenli olduğunu gösteren metaanaliz bildirilmiştir.13
Aslında, total obstrüksiyonu olan veya lümen ile ilişkili olarak dar açıdaki tümörleri olan hastalarda stent yerleştirilmesi genellikle zordur; bunlar stentle ilişkili komplikasyonlar için risk faktörleri olarak da tanımlanmaktadır.14 Son zamanlarda bildirilen bir metaanalizle benzer olarak stentleme için %95,2’lik bir teknik başarı oranı bildirildi.15 Düşük hacimli merkezlerde veya endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi gibi girişimsel tekniklerde deneyimli olmayan endoskopistler tarafından gerçekleştirilen bu prosedürün, özellikle prosedürle ilişkili perforasyonlarda daha yüksek teknik başarısızlığa ve komplikasyon oranlarına sahip olduğunu göstermektedir.16 Kolorektal stentleme hastaların %5-20’sinde komplikasyonlarla ilişkili olabilir.17 Bu nedenle, cerrahın stent yerleştirme sistemine aşina olması, teknik ve klinik başarı için büyük önem taşımaktadır. Endoskopik yöntem kullanılarak yapılan tüm girişimler (ERCP, EUS ve diğer endoskopik invaziv tedaviler) kliniğimiz endoskopi ünitesinde mevcut olup yüksek volümde yapıldığı için klinik başarı oranımız (%70,0) yayınlanmış diğer verilerle karşılaştırılabilir düzeydedir.18
İlk olarak unrezektabl kolon tümörleri için palyatif tedavi olarak bildirilen stentleme, son zamanlarda gecikmeli elektif rezeksiyon için bağırsak dekompresyonuna aracı olarak bildirilmiştir;19 bu yaklaşım stomayı önler ve mekanik olarak bağırsak hazırlandıktan sonra acil bir operasyonu daha güvenli hale dönüştürür. Stentlemeden sonra elektif cerrahi için optimal zamanlama halen tartışmalıdır. Kolonun tamamen dekomprese edilmesi ve doku ödeminin azalması için 2 haftalık bir aralık önerilir. Bu aynı zamanda cerrahiye kadar olan sürede hastanın beslenme durumunu optimize ederek stoma oluşturmadan primer anastomoz yapma fırsatı sağlar. Çünkü kalıcı veya geçici stoma oluşturmanın hastaların yaşam kalitesini ve psikososyal refahını olumsuz etkilediği gösterilmiştir.20 İki çalışma stent yerleştirmeyi takiben elektif açık cerrahinin sonuçlarını, stentsiz acil cerrahinin sonuçları ile karşılaştırmış ve stentli grupta başarılı primer anastomoz uygulanan hastaların oranında artma, stoma oluşumunda azalma olduğunu göstermiştir.21,22 Çalışmamız sonuçları değerlendirildiğinde acil cerrahi grubuna kıyasla stent grubunda belirgin olarak daha az stoma uyguladık.
Benzer şekilde kolorektal malignite için minimal invaziv kolon cerrahisi elektif ameliyatlarda yaygın olarak uygulanmaktadır. Ancak bağırsak dilatasyon sonucu görüş alanında kısıtlılık nedeniyle laparoskopik cerrahi yapılması zordur ve yaralanma riski daha yüksektir. Stentleme sonrası dekompresyon ile laparoskopik bağırsak rezeksiyon oranı artırılabilir. Bu çalışmada 7 stentli hastada (%35) laparoskopik kolektomi başarıyla gerçekleştirildi. Bu, Cheung23 tarafından yapılan randomize kontrollü bir çalışmada bildirilen orandan düşük olmasına rağmen, açık ameliyata dönüş oranımız, Guillou ve ark.24 yaptığı MRC CLASSIC trial çalışmasında bildirdikleri %25 oranı ile karşılaştırılabilir.
Kolorektal kanser obstrüksiyonu için acil cerrahi elektif kolorektal cerrahiden daha yüksek morbidite (%40-50) ile ilişkilidir.25 Sonuçlarımız değerlendirildiğinde iki grup arasında toplam morbidite sayısında fark saptandı. Acil cerrahi grubunda Clavien-Dindo derece III veya IV komplikasyonlarında daha fazla hasta vardı. İki grup arasında toplam hastanede kalış süresi arasında anlamlı bir fark yoktu. Literatür bilgileri ışığında değerlendirildiğinde laparoskopik cerrahinin hasta konforu ve erken taburculuk nedeniyle yatış sürelerinde kısalma üzerine olumlu sonuçları mevcuttur23. Stent ile köprüleme tedavisi laparoskopik cerrahiye olanak vermesi nedeniyle güncel çalışmada yatış süresi ve komplikasyon oranlarında azalmaya sebep olabileceği kanaatindeyiz.
Acil kolorektal cerrahi için bildirilen mortalite oranları elektif cerrahilerle kıyaslandığında önceki çalışmalarda daha yüksek oranda bildirildi.10,11 Ancak, son zamanlarda yapılan randomize kontrollü çalışma, 30 günlük mortalite ve iki prosedür arasındaki toplam mortalite arasında anlamlı bir farklılık göstermemiştir.26 Çalışmamızda 30 günlük mortalite oranı literatürdeki diğer serilerle karşılaştırılabilir şekilde acil cerrahi gurubuna kıyasla stent grubunda [sırasıyla 3 (%11,5) ve 1 (%5,0), p=0,622] düşüktü.27
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmamızda bazı kısıtlamalar mevcuttu. Retrospektif karşılaştırmalı bir çalışma olması nedeniyle hasta seçimi ve yönetim protokolünü standartlaştırmak mümkün olmadı. Endoskopi ünitesinde floroskopi sadece çalışma saatleri içinde mevcut olduğundan hastaların randomizasyonu zordu. Ayrıca kliniğimizde tüm elektif kolorektal ameliyatlar kolorektal cerrahlar tarafından yapılırken, acil kolon cerrahileri nöbetçi genel cerrahi uzmanları tarafından yapılır. İki grup cerrahın deneyimi farklıdır, bu nedenle hasta faktörüne ve cerrah tercihine bağlı olarak, stoma oluşturma kararı standartların dışında oldu.
Sonuç
Sonuç olarak; kolonik kendiliğinden genişleyen metalik stentlerin cerrahi bir köprü olarak kullanılması, akut sol taraflı kolon tıkanıklığının tedavisinde uygulanabilir ve etkilidir. Daha az stoma oluşturma oranı, daha az ciddi morbidite ve daha düşük 30 günlük mortalite ile ilişkilendirildi. Başarılı bir kolon dekompresyonundan sonra elektif laparoskopik kolektomi mümkün olabilir. Daha yüksek volumlü ve çok merkezli prospektif çalışmalar, kolonik stentlemenin cerrahiye bir köprü olarak rolünün tanımlanmasında yardımcı olacaktır kanaatindeyiz.
Etik
Etik Kurul Onayı: Çalışma merkezimizin cerrahiye bir köprü olarak kolonik stentlemeyle ilgili klinik ve onkolojik sonuçlarının retrospektif olgu serisi incelemesi olduğundan hastanemizin etik komitesi tarafından incelemeden muaf tutulmuştur.
Hasta Onayı: Alındı.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: H.S., K.D.P., M.K., Konsept: H.S., Dizayn: H.S., Veri Toplama veya İşleme: H.S., S.D.B., Analiz veya Yorumlama: H.S., F.G., Literatür Arama: H.S., F.G., S.D.B., Yazan: H.S., F.G., K.D.P., M.K.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.