ÖZET
GİRİŞ ve AMAÇ:
Bu çalışmamızın amacı, rektum kanseri için yapılan aşağı anterior rezeksiyon operasyonunda hangi özellikteki olgulara koruyucu stoma açılması gerektiği sorusuna bilimsel bir yaklaşımla cevap bulabilmek olmuştur.
YÖNTEM ve GEREÇLER:
Ocak 2007 ile Mart 2010 tarihleri arasında genel cerrahi kliniğinde rektum kanseri tanısı konup, aşağı anterior rezeksiyon operasyonu uygulanan hastalar incelendi.
BULGULAR:
Çalışma kapsamındaki 54 hastanın %9.3’ünde (n=5) anastomoz kaçağı gelişmişti. Anastomoz kaçağı gelişen hastaların beşi de (%9.3) koruyucu stoma açılmayan gruptaydı. 30 günlük perioperatif dönemde mortalite %3.7 (n=2) olarak saptandı. Klinik olarak anastomoz kaçağı saptanan beş hastanın dördünde, yapılmış olan anastomozun anal kenara olan uzaklığı 5. cm ve 9. cm arasında yer almaktaydı. Koruyucu stoma açılan hastaların büyük bölümünü preoperatif kemoradyoterapili hastalar oluşturduğu halde (p<0.05), kaçağa sebep olma açısından bu parametre değerlendirildiğinde, 27 preoperatif kemoradyoterapi alan hastanın ikisinde anastomoz kaçağı klinik olarak saptanırken, almayan diğer 27 hastanın üçünde kaçak gelişmiştir. Sayılara bakıldığında preoperatif kemoradyoterapinin, klinik olarak anastomoz kaçağı oluşumunu etkilemediği görülmektedir.
TARTIŞMA ve SONUÇ:
Sonuç olarak, koruyucu stoma açılan hastalarımızda klinik olarak hiç kaçak görülmemesi, bu işlemi uygun olgularda yararlı olabileceğini düşündürmektedir. Kaçak olguları irdelendiğinde bizim çalışmamızda, tümörün yerinin anal kenara yakınlığı risk faktörü olarak kendini göstermektedir. Bu nedenle, bu gibi olgularda stoma açılması düşünülebilir. Bizim çalışmamızda, literatürün aksine preoperatif kemoradyoterapi anastomoz kaçağı gelişmesinde etkili görülmemektedir. Olgu sayılarımız arttıkça bu önemli konuda daha sağlıklı sonuçlar elde edeceğimizi düşünmekteyiz.