ÖZET
Melanozis koli kolonik mukozanın siyah kahverengi pigmentasyonuyla karakterize benign bir hastalıktır. Uzun süreli konstipasyon yakınmaları olan olgularda laksatiflerin kullanımı sonucu daha sık izlenmektedir. Biz burada sigmoid kolon tümörü nedeniyle opere edilen ve histopatolojik inceleme sonrası adenokarsinom ve melanozis koli tanısı alan kadın hastayı sunmayı amaçladık.
Giriş
Melanozis koli, kolonik mukozada lokalize, sitoplazmalarında siyah kahverengi pigmentin yer aldığı sayıca artmış makrofajlar ile karakterizedir. Asemptomatik olup; sıklıkla kolonoskopik ya da histopatolojik inceleme sırasında insidental olarak saptanır.1 Histokimyasal olarak masson fontana ile çapraz reaksiyon veren intrasellüler pigment lipofuskin benzeri yapıdadır. Ultrastrüktürel çalışmalar sonucu bu pigmentin apoptotik kolonik epitelyal hücrelerin yıkımıyla oluştuğu gösterilmiştir.2
Melanozis koli, özellikle yaşlılarda yanlış beslenmeye bağlı ortaya çıkan kabızlık nedenlerinin araştırılması sırasında saptanır. Son zamanlarda tarama amaçlı yapılan kolonoskopik incelemeler sonucu görülme oranı artmıştır.1,3
Olgu Sunumu
Kabızlık, bulantı, kusma ve karın ağrısı şikayetleriyle acil servise başvuran 56 yaşındaki kadın hasta ileus ve kolon tümörü ön tanıları ile yatırıldı. Yapılan acil ultrasonografik incelemede tüm batın yoğun gaz distansiyonu nedeniyle değerlendirilemedi. Çekilen bilgisayarlı tomografide sağ kolon ve inen kolonda izlenen distandü görünümün sigmoid kolon proksimal segmentinde keskin sonlandığı ve bu noktadan itibaren 3,5 cm uzunluğundaki barsak segmenti boyunca kolon duvarında belirgin kalınlaşma, serozada düzensizlik ve parakolik yağlı planlarda kirli görünüm olduğu saptandı. Mevcut bulgular sonucu primer kolon tümörü ön tanısıyla olgu acil opere edildi. Sol kolona ait rezeksiyon materyalinin makroskopik incelemesinde; 2,5 cm uzunluğundaki barsak segmentini tutan 2,4x0,8 cm boyutlarda, lümeni kısmen oblitere etmiş ülsere görünümde tümör izlendi. Tümör ve tümörün distalinde kalan mukoza dışında, tümörün proksimalinde kalan mukoza ile tüm serozal yüzeylerin diffüz siyah-kahverenkte olduğu dikkati çekti (Resim 1). Tümöre ait histopatolojik incelemede; perikolorektal yağlı dokuya invazyon gösteren ve kribriform paternde adenoid yapılardan oluşan orta derecede diferansiye adenokarsinom ile perikolik yağlı dokudan diseke edilen 13 adet lenf nodundan üçünde adenokarsinom metastazı saptandı. Tümör dışı siyah renkteki mukozal alanların kesitlerinde ise; lamina propriada topluluklar halinde yer alan makrofajlar ve makrofajların sitoplazmalarında siyah-kahverenkli pigment varlığı dikkati çekti (Resim 2a, b). Histokimyasal çalışmada bu pigmentlerde masson fontana ile olumlu boyanma saptanırken (Resim 2c), demir boyası ile boyanma gözlenmedi. Bu bulgu nedeniyle kliniği sorgulanan olguda, kabızlık şikayeti nedeniyle operasyon öncesi dönemde üç ay antrakinon içeren laksatif kullanım öyküsü olduğu öğrenildi. Mevcut bulgularla olguya “adenokarsinom ve melanozis koli” tanısı verildi. Operasyon sonrası 6 kür kemoterapi alan olgunun klinik takibi devam etmektedir.
Tartışma
Melanozis kolinin sıklığı konusunda çok net bilgiler bulunmamakla birlikte, %1-59,5 arasında değişen oranlar bildirilmektedir.4,5 İleri yaşlarda ve olgumuzda olduğu gibi kadınlarda daha sık izlenmektedir.1,6 Pigment, çekum ve çıkan kolonda distal kolona göre daha yoğun gözlenebilmektedir.1,2 Olgumuzda ise melanozis koli sigmoid kolonda saptandı. Özellikle antrakinon içeren laksatifler olmak üzere laksatif kullanımı melanozis koli için iyi bilinen nedenler arasında yer almaktadır. Genellikle 4-9 ay kullanım sonrası gelişebilir. Kullanımın kesilmesi ile birlikte aylar içinde gerileyebilmektedir.7 Enflamatuvar barsak hastalığı, kolonik divertikül, kronik diyare, nonsteroid antienflamatuvar ilaç kullanımı, kolorektal polip ve tümörlü olgularda da değişen oranlarda görülebilmektedir.5,8 Literatürde özellikle kolonik polipler ile sık birliktelik gösterdiği bildirilmektedir.5,9 Bir çalışmada endoskopik incelemede mukozanın siyah kahverengi renkte olması sebebiyle pigment içermeyen poliplerin daha kolay saptandığı vurgulanmaktadır.5 Bu polipler içinde karsinom odağı da içerebilen adenomatöz polipler yer alabilir. Bu lezyonların tanınmasında ve dışlanmasında pigmentsiz alanlardan biyopsi alınması da öneriler arasında yer almaktadır.10 Pigment içerebilen nonneoplastik poliplere de eşlik ettiğini bildiren bir çalışmada, patogenezde ön plana çıkan apoptotik kolonik epitelyal hücrelerin yıkımıyla sonuçlanan toksik etkinin, melanozis koli yanı sıra kolorektal poliplerin gelişimine de neden olabileceği yönünde bir görüş ileri sürülmektedir.8 Olgumuzda polip saptanmamış olmakla birlikte, literatür ile uyumlu olarak ülsere tümör dokusunda makroskopik ve mikroskopik pigment birikiminin olmadığı gözlendi. Tümör proksimalinde kalan mukoza ve serozal yüzeyde ise yaygın siyah-kahverenkli pigment izlendi. Melanozis koli benign ve reversibıl bir lezyondur. Ancak benzer yaş grubunda görülen kolorektal tümörler ile aralarında bir ilişki olup olmadığına yönelik yapılan çalışmalardaki bulgular tartışmalıdır. Çalışmaların bir kısmında melanozis koli saptanan olgularda tümör için artmış bir riskten bahsedilirken, bazılarında bir ilişki olmadığı ileri sürülmektedir.6,9 Sonuç olarak melanozis koli olgumuzda da olduğu gibi, tümöre bağlı değişen barsak alışkanlığının düzeltilmesi amacıyla uzun süreli laksatif kullanımı sonucu ortaya çıkabilecek bir lezyon olarak tanımlanabilir.
Etik
Hasta Onayı: Alındı.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışındakiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: S.Ş.E., G.K., D.K., M.G., Konsept: S.Ş.E., G.K., Dizayn: S.Ş.E., G.K., D.K., M.G., Data Toplama veya İşleme: S.Ş.E., G.K., M.G., Analiz veya Yorumlama: S.Ş.E., G.K., D.K., M.G., Literatür Tarama: S.Ş.E., G.K., D.K., Yazan: S.Ş.E., G.K.
Çıkar Çatışması: Yazarlar çıkar çatışması bildirmemişlerdir.
Finansal Destek: Yazarlar bu çalışma için finansal destek almadıklarını belirtmişlerdir.