ÖZET
Amaç:
Kolorektal kanserlerde preoperatif klinik tanı ve postoperatif rezeksiyon piyesinde belirlenen patolojik evreleme sonuçlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Yöntem:
Ocak 2013-Ekim 2020 yılları arasında kolorektal tümör tanısı nedeniyle opere edilen 86 hastanın medikal verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların demografik özellikleri, Amerikan Anesteziyoloji Derneği skoru, komorbidite varlığı, tümör lokalizasyonu, preoperatif endoskopi yapılıp yapılmama durumu, operasyonun acil veya elektif yapılması, operasyonun açık veya laparoskopik yöntemle oluşu, operasyon şekli, ostomi varlığı, morbidite ve mortalite, patolojik tanı, radyolojik ve patolojik evrelemesi bilgileri kaydedilip incelendi.
Bulgular:
Araştırmada en sık komorbidite hipertansiyon olup, tümörlerin büyük kısmı (%36,0) sigmoid bölgede yerleşmiştir. Olguların %66,3’üne elektif operasyon uygulanmış, hastaların %76,8’ine rezeksiyon ve primer anastomoz yapılmıştır. Altmış beş yaş üzerindeki olguların %85’ine ostomi açılmıştır. Olguların %82,5’inde patolojik tanı non-müsinöz düşük derece adenokarsinom olup, yaklaşık her 10 olgudan 9’u patolojik ve radyolojik TNM evrelemesine göre Evre 2 ve Evre 3’te idi.
Sonuç:
Preoperatif dönemde radyolojik evreleme, postoperatif dönemdeki patolojik evreleme ile uyumludur.
Giriş
Kolorektal kanserler (KRK), gastrointestinal sistemde en sık karşılaşılan tümörlerden olup, Türkiye’de de tüm dünyada olduğu gibi sık görülmektedir. Türkiye’de kadınlarda en sık 3. erkeklerde ise 4. sırada görülen kanser tipidir.1
KRK’lerin çoğunluğu distal yerleşimli olup, erkeklerde görülme sıklığı daha yüksektir.2,3 Hastalığın tanı sürecinde ve klinik evrelemesinde anamnez, fizik muayene (rektal tuşe), radyoloji ve endoskopik (lokalizasyon, pasaj gibi) değerlendirme önemlidir. Tanı anındaki tümör evresi (TNM), KRK’lerde en önemli prognostik faktörlerden biridir.3,4,5 KRK’lerde tedavi ve prognozu belirlemede bölgesel lenf nodu metastazı en önemli parametrelerden biridir. Lenf nodlarında tutulum varlığı; KRK evrelemesini, operasyonun kapsamını ve postoperatif onkolojik tedavi seçimini etkilemektedir. KRK tanısında ve radyolojik evrelemesinde bilgisayarlı karın tomografisi sık kullanılmakta ve bilgisayarlı tomografinin özellikle karaciğer metastazı da dahil olmak üzere %13-92 duyarlılığa sahip olduğu görülmektedir.5,6 Komorbidite varlığı, operasyonun acil ya da elektif oluşu, tümör lokalizasyonu, preoperatif saptanan tümör evresi; tedavi yöntemlerini ve postoperatif takip sürecini etkileyebilmektedir.2,3,4,5,6
Araştırmamızda, KRK’lerde preoperatif dönemde radyolojik evrelemenin rezeksiyon piyesinde patolojik evreleme ile karşılaştırılması amaçlandı.
Gereç ve Yöntemler
Ocak 2013 ile Ekim 2020 yılları arasında kolorektal tümör tanısı konulan ve opere edilen 86 hastanın medikal verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların demografik özellikleri ASA skoru, komorbidite, tümör lokalizasyonu, endoskopi yapılıp yapılmama durumu, operasyonun acil veya elektif yapılması, operasyonun açık veya laparoskopik yöntemle oluşu, operasyon şekli, ostomi varlığı, komplikasyon durumu, postoperatif patolojik tanı, preoperatif radyolojik ve postoperatif patolojik evrelemesi bilgileri kaydedildi ve incelendi.
Çalışmaya dahil edilen tüm hastalarda bilgisayarlı tomografi görüntüleri mevcut olup, radyolojik değerlendirme tomografi görüntüleriyle elde edildi. Çalışma kapsamındaki tüm hastalarda 1AC1174871/TAEK05057 seri nolu Toshiba (Aquilion 64-Slice CT Scanner-Tokyo/Japanese) bilgisayarlı tomografi cihazı ile oral + İ.V. kontrast madde verilerek dinamik-trifazik kesitler alınarak, aksiyal, koronal ve sagittal planlarda inceleme yapılmıştır.
Çalışma için 24.12.2020 tarih ve 286 numara ile etik kurul onayı alındı.
İstatistiksel Analiz
İstatistiksel analizler için SPSS version 20 for Windows yazılım paketi kullanıldı. Tanımlayıcı ölçütlerden frekans ve yüzdeler kullanıldı. İkili karşılaştırmalarda ki-kare analizleri (yates düzeltmesi) yapıldı. Anlamlılık 0,05 olarak kabul edildi.
Bulgular
Araştırmada kolorektal tümör nedeniyle opere edilen hastalarımızda ortalama yaş 61,7 (±13,5) saptandı. Vakaların %53,7’si kadın, %46,3’ü erkekti.
Vakaların %51,2’sinde komorbidite olup, %51,2’sinde American Society of Anesthesiology (ASA2) skoru saptandı. Preoperatif dönemde %66,3 olguya endoskopik inceleme yapıldığı görüldü. Tedavi sürecinde %33,7 olguya acil koşullarda operasyon uygulandı. Operasyon yöntemi olarak %88,4 olguda açık yaklaşım uygulandı. Ostomi açılma oranı %23,3 idi. Postoperatif dönemde %4,7 hastada (iki hastada anastomoz kaçağı, bir hastada evisserasyon ve bir hastada üreter yaralanması şeklinde) komplikasyon ortaya çıktı. Pnömoni ve sepsis nedenli iki hastada mortalite gelişti (Tablo 1).
Yaşa göre değerlendirildiğinde ASA2 ve ASA3 (p=0,001), komorbidite olanla olmayan (p=0,001) ve ostomi olanla olmayan (p=0,001) arasında istatistiksel anlamlı fark saptanırken; endoskopi yapılan ile yapılmayan (p=0,358), operasyonun elektif veya acil uygulanması (p=0,251), operasyonun açık yada kapalı olması (p=0,814) ve komplikasyon gelişme durumu (p=0,886) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (Tablo 1).
Cinsiyete göre değerlendirildiğinde ASA2 ve ASA3 (p=0,679), komorbidite olanla olmayan (p=0,679), endoskopi yapılan ile yapılmayan (p=0,765), operasyonun elektif veya acil uygulanması (p=0,598), operasyonun açık yada kapalı olması (p=0,300), ostomi olanla olmayan (p=0,289) ve komplikasyon gelişme durumu (p=0,402) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadı (Tablo 1).
Hastalarımızda en sık komorbidite hipertansiyon (%15,7) olarak görüldü. Tip 2 diabetes mellitus %9,3 ve hipertansiyon ile tip 2 diabetes mellitus birlikteliği %7,0 hastada görüldü (Tablo 2).
Tümör yerleşimi en sık sol kolon yerleşimli olup, bunlar içinde de en sık sigmoid kolondaydı (%36). Splenik fleksurada %12,8, rektosigmoid bileşkede %10,5 ve rektumda %10,5 sıklıkta yerleşim tespit edildi (Tablo 3).
Çalışma operasyon şekilleri açısından değerlendirildiğinde sıklık sırasına göre olguların %25,6’sına anterior rezeksiyon (AR), %24,4’üne sağ hemikolektomi, %20,9’una low AR (LAR) ve %17,4’üne Hartmann işlemi uygulanmıştır (Tablo 4).
Postoperatif rezeksiyon materyallerinin incelenmesi sonrası %82,5’i düşük derecede differansiye non-müsinöz adenokarsinom, %7,0’i orta derecede differansiye non-müsinöz adenokarsinom ve %10,5’i müsinöz adenokarsinoma şeklinde saptandı (Tablo 5).
Patolojik evreleme açısından olguların %47,7’si Evre 3, %40,7’si Evre 2, %8,1’i Evre 1 iken, %3,5’i Evre 4 olarak belirlendi. Radyolojik olarak değerlendirildiğinde ise vakaların %47,7’si Evre 3, %39,5’i Evre 2, %10,5’i Evre 1 ve %2,3’ü Evre 4 olarak belirlendi. Diğer yandan patolojik evreleme ve radyolojik evreleme TNM evrelemesi açısından karşılaştırıldığında benzerliğin %94,2 olduğu saptandı (Tablo 5).
Tartışma
KRK insidansı ve mortalitesi dünya çapında değişiklik göstermekle birlikte, sıklığı obezite, düşük lifli ve yüksek yağlı beslenme şekli, ortalama yaşam süresinin uzaması ve çevresel faktörlerle ilişkili olarak artmaktadır. Kansere bağlı ölümlerde KRK’ler, tüm dünyada 2. sırada yer almaktadır.1
KRK gelişiminde önemli risk faktörlerinden biri de yaştır. KRK’lerin %90’ının 50 yaş ve üzerinde ortaya çıktığı gösterilmiş olup, geniş olgu serileriyle yapılan çalışmalarda 70 yaş civarında tepe yaptığı saptanmıştır.7,8 Çalışmamızda kolorektal tümörlü vakaların yaş ortalaması 61,7 (±13,5) olarak bulunmuş olup, çok sayıda çalışma ile benzerlik göstermektedir.9,10,11,12
Çalışmamızdaki olguların çoğunluğu kadındı. Yapılan çalışmalarda, KRK sıklığı ile cinsiyet arasında belirgin bir farklılık gösterilememiş olup, yaş ilerledikçe erkeklerde biraz daha riskin arttığı gösterilmiştir.13,14 Bununla birlikte, çalışmamızın aksine erkeklerde daha sık görüldüğünü ortaya koyan çalışmalar da mevcuttur.15,16
Araştırmadaki hastaların %51,2 sinde komorbidite mevcut olup, komorbidite olarak da en sık hipertansiyon gözlendi. Bununla beraber, ASA skoru açısından hastaların %48,8’i ASA3 olarak skorlandı. Çalışmamızdaki mortalite gelişen hastalarda ASA skoru 3 idi ve komorbidite varlığı mevcuttu. Eşlik eden ek hastalıkların varlığı ve ASA skorunun yüksek oluşu, bağımsız bir risk faktörü olarak morbidite ve mortaliteyi arttırdığı gösterilmiştir.17,18
Tümör lokalizasyonu dağılımına bakıldığında; %36 ile tümörün en sık sigmoid bölgede olmak üzere, %21’i rektum ve rektosigmoidde, %12,8’i splenik fleksurada ve %11,6’sı ise çekumda yerleşim gösterdiği görüldü. Çalışmalarda da en sık rektosigmoid bolgede, daha sonra sırasıyla sol ve sağ kolonda görülmektedir.16,19 Ancak proksimal kolonda yerleşimli tümorlerin de görülme sıklığının son yıllarda arttığı izlenmektedir.19,20
KRK tanı ve terapötik işlemlerde kolonoskopik inceleme önemlidir. Çalışmamızda tüm vakaların %66,3’üne, elektif olguların ise tamamına endoskopi işlemi yapıldı. Hastalığın prognoz ve evresi arasında direkt bir ilişki olması sebebiyle operasyon öncesi radyolojik görüntüleme yöntemleri de önem arzetmektedir. Araştırmadaki tüm hastalara preoperatif bilgisayarlı tomografi ile görüntüleme ve ameliyat öncesi TNM evrelendirme protokolüne göre evrelendirme yapıldı. Diğer gastrointestinal tümörlerde de olduğu gibi, görüntüleme yöntemleriyle lenf nodu tespiti ve hastalığın evrelendirilmesi KRK’lerde tedavide yönlendiricidir.21,22
Operasyonların %66,3’ü elektif, 33,7’si ise acil olarak yapıldı. Kolonla ilgili acil girişimlerin önemli bir kısmını KRK’ler oluşturmaktadır. Laparoskopik rezeksiyonların açık girişimlere göre daha iyi sonuçları olduğu konusunda tartışmalar devam etse de, giderek artan sıklıkta yapılmaya başlanmıştır.23,24 KRK’lerde laparoskopik rezeksiyon oranları %27,7-51,1arasında değişmektedir.25 Çalışmamızda vakaların %11,6’sı laparoskopik yöntemle yapılmış olup, açık cerrahinin fazla olmasını acil olarak operasyona alınan hasta sayısının yüksek olmasına bağlamaktayız.
Tümörün lokalizasyonuna göre tedavi şekli farklılık göstermektedir. Çok sayıda çalışmada sağ kolon yerleşimli tümörlerde genel yaklaşım rezeksiyon ve primer anastomoz şeklindedir.26,27 Çalışmamızda da sağ kolon tümör yerleşimli olgularda en sık sağ hemikolektomi ve primer anastomoz operasyonu uygulandı.26,27 Obstrüktif sol kolon tümörlerinde ise, genellikle ileri derecede dilate ve kirli bir kolonda rezeksiyon ve primer anastomoz yapılması anastomoz kaçağı açısından oldukça riskli kabul edildiğinden, basamaklı cerrahi tedavi tavsiye edilmektedir.28,29 Bununla birlikte, çoğu çalışmada acil sol kolon cerrahisinde uygun endikasyon ve deneyimli cerrahlar tarafından opere edilmesi halinde rezeksiyon ve primer anastomozun yapılabileceği ve basamaklı cerrahi tedaviyle primer anastomoz yapılan hastalar arasında postoperatif mortalite ve komplikasyon açısından benzer sonuçların ortaya çıktığı belirtilmiştir.30,31 Çalışmamızda da sol kolon tümörlü hastalarda çoğunlukla rezeksiyon ve primer anastomoz tercih edildi.
Çalışmada ileostomi (%5,9) ve kolostomi şeklinde (%17,4), olguların %23,3’üne ostomi açılmış olup, ostomi varlığı %85 ile 65 yaş üstünde 65 yaş altına kıyasla yüksek bulunmuş ve istatistiksel olarak anlamlı çıkmıştır (p=0,001). Bu durum, yapılan çalışmalar ile de benzerlik göstermektedir.27,28,29,30 Yapılan bir çalışmada da ileostomi ve kolostomi şeklinde toplam %27,9 oranında ostomi varlığı mevcuttu.32
Araştırmamızda, komplikasyon oranımız %4,7 ve mortalite oranımız %2,3 olup, literatür verileriyle kıyaslandığında kabul edilebilir düzeydedir. Çalışmamızda komplikasyonlar, 4 hastadan ikisinde anastomoz kaçağı, birinde evisserasyon ve birinde de üreter yaralanması şeklindedir. Özellikle kansere özgü immün sistemdeki bozukluk ve fekal bulaş nedeniyle KRK’lerin cerrahi tedavisi sonrasında en sık anastomoz kaçağı olmakla birlikte, paralitik ileus, evisserasyon ve cerrahi alan enfeksiyonları gibi birçok komplikasyon ortaya çıkabilmektedir. Çalışmalarda acil cerrahi uygulanan olgularda morbidite ve mortalite sıklığı sırasıyla %15-50 ve %6-15, elektif cerrahi uygulanan olgularda ise sırasıyla %4-14 ve %1-7 olarak belirlenmiştir.33,34,35,36 Çalışmalarda, postoperatif dönemde morbidite oranı laparoskopi sonrası %23, açık cerrahi sonrası %11-20 oranında görülebilmektedir.37 Bununla birlikte, anastomoz kaçağı açık cerrahi sonrası %2,4-6,8, laparoskopi sonrası %2,7 oranında görüldüğü belirtilmiştir.38
Tümörlerin histolojik dereceleri; tümörün davranışının değerlendirilmesi, prognoz ve tedavide önemlidir. Tümörün evresi ve histolojik grade, sağkalım üzerine etkili prognostik faktörlerdendir.39,40,41 Araştırmada vakalar patolojik tanı açısından değerlendirildiğinde; vakaların %82,5’i histopatolojik olarak non-müsinöz adenokarsinom düşük derece şeklindedir. Kocakuşak ve ark.’larının yaptığı bir çalışmada da histopatolojik olarak %78 oranında non-müsinöz adenokarsinom şeklindedir.42
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmalarda, KRK’li hastalarda evreler değerlendirildiğinde en sık 3 evre görüldüğü bildirilmiştir.25,43 Çalışmamızda, radyolojik ve patolojik olarak evreleme açısından vakaların çoğunluğu Evre 2 ve 3 şeklindedir. Araştırmamızla benzer şekilde, Sarı ve ark.’larının44 ve Küçüköner ve ark.’larının45 yaptığı iki çalışmada da en sık evre 2 ve 3 şeklindedir. Çalışmalarla benzer şekilde, KRK’lerin ileri evrede tanı konulmasının sebebi olarak, ülkemizde kolon kanserine yönelik tarama yapılmaması olarak düşünmekteyiz.
Sonuç
Sonuç olarak, çalışmamızda evre 2-3’te yer alan sol kolon yerleşimli tümörler daha sık görülmüştür. Tanı sürecinde preoperatif radyolojik görüntüleme ile yapılan evrelemenin rezeksiyon piyesinin patolojik incelemesi sonrası belirlenen evreleme ile uyumlu olduğu görüldü. Bu durumda gerek patolojik ve gerekse radyolojik tanı açısından evrelemenin ileri derecede uyumunun olduğu ve tanı süreçlerinin önemli ölçüde kaliteli olduğu söylenebilir. KRK’li olgularda tedavi planlamasında radyolojik evrelemenin önemli olduğu, gelişen görüntüleme tetkikleriyle tedavi başarısının artacağı düşünülmektedir.
Katkılarından dolayı Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Binali Çatak’a teşekkür ederiz.
Etik
Etik Kurul Onayı: Ethics committee approval was obtained for the study with the date 24.12.2020 and number 286.
Hasta Onayı:
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: H.Ç., T.A., T.Ç., H.E.Ö., B.S., K.B., T.A., D.G., Konsept: H.Ç., K.B., Dizayn: H.Ç., H.E.Ö., Veri Toplama veya İşleme: H.Ç., T.A., Analiz veya Yorumlama: H.Ç., T.A., D.G., Literatür Arama: H.Ç., Yazan: H.Ç.
Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.