ÖZET
Amaç:
Bu araştırma, cerrahi ve dahili kliniklerde yatan hastalarda konstipasyon riskinin değerlendirilmesi amacıyla yapıldı.
Yöntem:
Tanımlayıcı tipteki çalışma, Ağrı Devlet Hastanesi’nde Nisan 2018-Haziran 2018 tarihleri arasında servislerde yatan ve çalışmayı kabul eden 251 hastanın katılımıyla yapıldı. Veriler kişisel bilgi formu ve konstipasyon risk değerlendirme ölçeği (KRDÖ) kullanılarak toplandı.
Bulgular:
Araştırmaya katılanların yaş ortalaması 49,74±19,50 idi. Araştırmaya katılan hastaların KRDÖ toplam puan ortalamaları ile sosyo-demografik özelliklerine göre dağılımları incelendiğinde; cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu ve meslek özellikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu bulundu (p<0,05, p<0,01). Ayrıca, hastaların KRDÖ toplam puan ortalamaları ile sağlık durumu ve yaşam tarzı özelliklerine göre dağılımları incelendiğinde; hastanın yattığı servis, kronik hastalık durumu, düzenli ilaç kullanımı, en çok tüketilen besin grubu, öğüt atlama durumu, düzenli egzersiz yapma, kabızlık sorunu ve konstipasyon riski özellikleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu belirlendi (p<0,05, p<0,01). KRDÖ toplam puanı ile yaş arasında pozitif yönde istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu bulundu (p<0,01).
Sonuç:
Çalışmaya katılan hastaların yaşları arttıkça, konstipasyon sorununu daha fazla yaşadıkları belirlendi. Bu nedenle özellikle yatan hastaların konstipasyon risk değerlendirilmesinin yapılması, konstipasyon sorununun erken dönemde tanılanması, uygun hemşirelik girişimleri ve ekip iş birliği ile sorunun önlenmesi ya da çözülmesi önerilmektedir.
Giriş
Konstipasyon; çeşitli nedenlerle klinik ortamda karın ağrısı, şişkinlik, kramplar, bulantı, kusma, malnütrisyon gibi şikayetlere sebep olabilen bir sorundur. 1,2,3 Aynı zamanda konstipasyon, hem bedeni hem de zihni etkileyen, paniğe ve çaresizlik duygularına neden olan bir durum olarak tanımlanmıştır. Sorunun, doğası nedeniyle konuşulması zordur ve hastaların, sağlık personelinin soruna yeterince dikkat etmediklerini hissettikleri bulunmuştur.4 Ayrıca konstipasyon, megakolon, volvulus, kolorektal kanser, depresyon ve duygudurum bozuklukları gibi psikolojik durumların riskini de artırır.5,6 Konstipasyon gelişimi ile ilgili çeşitli risk faktörleri ve nedenleri bildirilmiştir. Bir derlemede, konstipasyon ile ilişkili olduğu bildirilen faktörler arasında pelvik taban disfonksiyonu (herni, prolapsus), kolorektal bozukluklar (irritabl barsak sendromu, tümörler), nöromüsküler bozukluklar (Parkinson hastalığı, inme) ve metabolik bozukluklar (diyabet, hipokalemi) yer alır.7 Depresyon gibi ruhsal bozuklukların konstipasyon ile ilişkili olduğu bildirilmiştir ve konstipasyon prevalansı, demansı olan kişilerde kontrol grubuyla karşılaştırıldığında anlamlı olarak daha yüksek olarak bulunmuştur.8 Ayrıca, opioid analjezikler ve antikolinerjik özelliklere sahip ilaçlar gibi bazı ilaçların konstipasyonu provoke ettiği bilinmektedir.7,9 Düşük mobilite, dehidratasyon, bağımlılık ve beslenme ile ilgili sorunların da konstipasyon ile ilişkili olduğu bildirilmiştir.10,11 Toplumda sık rastlanan bir sağlık sorunu olan konstipasyonun literatürde %2-28 arasında görüldüğü belirtilmektedir.12,13 Ülkemizde popülasyona dayalı çalışma sonuçlarına göre konstipasyon görülme oranı %22-40 arasında değişmektedir.14 Yapılan değişik çalışmalara göre kadınlarda erkeklere göre, zencilerde beyazlara göre, çocuklarda erişkinlere göre, yaşlılarda gençlere göre, daha sık oranda görülmektedir.15 Özellikle hastaneye yatan hastalarda tedavi boyunca hareketsizlik, kullanılan bazı ilaçların etkisiyle ve hastanede bulunma ile boşaltım alışkanlığını değiştirmekte ve konstipasyona neden olabilmektedir. Cerrahi girişim uygulanan hastalarda ameliyat sonrası erken dönemde yatağa bağımlı olma, opioid/non-opioid analjezik ilaçları kullanma ve defekasyonun sürgü kullanılarak yatak içinde gerçekleştirilmesi nedeniyle konstipasyon riski artmaktadır. Ameliyat sonrası meydana gelen konstipasyon hastaların hastanede kalma süresini uzatmakta, var olan hastalığa ek sorunlar getirmekte ve hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.12,16 Bu araştırma, herhangi bir nedenle dahili ve cerrahi kliniklerde yatan hastaların konstipasyon açısından risk değerlendirmesini yapmak amacıyla yapıldı.
Gereç ve Yöntem
Araştırmanın Türü
Tanımlayıcı türde bir çalışmadır.
Evren ve örneklem: Araştırmanın evrenini; Nisan 2018-Haziran 2018 tarihleri arasında Ağrı Devlet Hastanesi’nde çeşitli kliniklerde yatan hastalar oluşturdu. Araştırmanın örneklemi, Ağrı Devlet Hastanesi’nde dahili ve cerrahi kliniklerde yatan ve gönüllü olarak araştırmaya katılmayı kabul eden 18 yaş ve üzeri iletişim problemi olmayan hastalardır.
Veri Toplama Araçları
Kişisel bilgi formu: Araştırmacı tarafından oluşturulan ve hastaların tanıtıcı özelliklerini içeren 16 sorudan oluşmaktadır.
Konstipasyon risk değerlendirme ölçeği: “Konstipayon Risk Değerlendirme Ölçeği” (KRDÖ) 2005 yılında Richmond ve Wright.17 tarafından geliştirilmiştir. KRDÖ’nün Türkçe’ye geçerlilik ve güvenilirliği Kutlu ve ark.18 tarafından 2010 yılında yapılmıştır. “KRDÖ” yaşam tarzı, hastane koşulları, fizyolojik ve psikolojik durum, konstipasyon riskini artıran ilaçlar olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır. Yaşam tarzı bölümü; cinsiyet, hareketlilik, lif alımı, sıvı alımı, kişisel inançlar olmak üzere beş alt başlığı içermektedir. Bu beş alt başlığa ait toplam 16 soru bulunmaktadır. Hastane koşulları bölümü; sadece servis hastaları ve sürgüye gereksinimi olan hastalar olmak üzere iki alt başlığı içermektedir. Bu iki alt başlığa ait toplam iki soru bulunmaktadır. Fizyolojik ve psikolojik durum bölümü; metabolik hastalıklar, pelvik durumlar, nöromüsküler hastalıklar, endokrin hastalıklar, kolorektal/abdominal hastalıklar, psikiyatrik hastalıklar ve öğrenme zorlukları/demans olmak üzere toplam yedi başlık içermektedir. Konstipasyon riskini artıran ilaçlar bölümü antiemetikler, kalsiyum kanal blokerleri, demir ilaçları, antikolinerjik içeren ilaçlar, analjezikler ve sitotoksik kemoterapi olmak üzere altı başlık içermektedir. Her bölüm sonunda bölüm toplam puanı bulunmakta ve toplam sonuca göre hastanın konstipasyon risk grubu belirlenmektedir. Yaşam tarzı bölümünden alınan puanlar 1-11 arasında, hastane koşulları bölümünden alınan puanlar 0-4 arasında, fizyolojik ve psikolojik durumlar bölümünden alınan puanlar 0-18 arasında ve konstipasyon riskini artıran ilaçlar bölümünden alınan puanlar 0-30 arasındadır. KRDÖ’den alınan toplam puanlar 1 ile 63 arasındadır. 1-10 puan arası düşük risk, 11-15 puan arası orta risk, 16 puan ve üzeri ise yüksek risk olarak değerlendirilmektedir.17,18
Verilerin toplanması: Araştırmanın verileri hastalara Nisan 2018-Haziran 2018 tarihleri arasında tarihleri arasında dahili ve cerrahi kliniklerde yatan hastalarla yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak toplandı. Veri toplama formlarının doldurulması yaklaşık 10 dakika sürdü.
Veri analizi: Verilerin analizi SPSS istatistik paket programı kullanılarak yapıldı. Verilerin analizinde sayı, yüzdelik, ortalama, Kolmogorov-Smirnov testi, Kuruskal-Wallis, Mann-Whitney U, ve Spearman korelasyon testleri kullanıldı.
Araştırmanın sınırlılığı: Tek bir ilde ve tek bir hastanede yapılması araştırmanın sınırlılığıdır.
Bulgular
Araştırmaya katılanların %61,8’inin erkek, %75,7’sinin evli, %43,4’ünün ilkokul mezunu, %69,7’sinin çalışmayan ve %59’unun gelirinin giderine denk olduğu belirlendi. Katılımcıların yaş ortalamasının 49,74±19,50 olduğu belirlendi (Tablo 1). Araştırmaya katılan hastaların konstipasyon risk değerlendirme ölçeği toplam puan ortalamalarının sosyo-demografik özelliklerine göre dağılımları incelendiğinde; cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu ve meslek özellikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu (p<0,05, p<0,01, Tablo 1) bulunmakla birlikte gelir durumu açısından anlamlı fark olmadığı belirlendi (p>0,05; Tablo 1). Araştırmaya katılan hastaların %20,3’ünün dahiliye servisinde yattığı, %65,7’sinin kronik hastalığı olmadığı, %94,4’ünün hemoroidinin olmadığı, %59’unun düzenli ilaç kullanmadığı, 53,8’inin et süt grubu olan besinleri tükettiği, %53,8’inin öğün atlamadığı, %60,6’sının günlük 2 litre su tükettiği, %86,9’unun düzenli egzersiz yapmadığı, %82,5’inin kabızlık sorunu yaşamadığı, %92,8’inin laksatif kullanmadığı ve %69,7’sinin konstipasyon riskinin düşük olduğu belirlendi (Tablo 2). Araştırmaya katılan hastaların konstipasyon risk değerlendirme ölçeği toplam puan ortalamalarının hastaların sağlık durumu ve yaşam tarzı özelliklerine göre dağılımları incelendiğinde; hastanın yattığı servis, kronik hastalık, düzenli ilaç kullanımı, en çok tüketilen besin grubu, öğüt atlama durumu, düzenli egzersiz yapma, kabızlık sorunu ve konstipasyon riski özellikleri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu (p<0,05, p<0,01; Tablo 2) bulunmakla birlikte günlük sıvı tüketimi, hemoroid ve laksatif kullanımı özellikleri açısından anlamlı fark olmadığı belirlendi (p>0,05; Tablo 2). Araştırmaya katılanların konstipasyon risk değerlendirme ölçeği toplam puanı ile yaş özellikleri arasında pozitif yönde istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu bulundu (p<0,01; Tablo 3).
Tartışma
Konstipasyon klinik semptomların gözden kaçmasına bağlı olarak öldürücü barsak obstrüksiyonu ile sonuçlanabilen ciddi bir problemdir.19,20 Popülasyona bağlı yapılan büyük örneklemi içeren çalışmalarda, konstipasyonun erkeklerle karşılaştırıldığında kadınlarda 2 kat daha fazla görüldüğü bildirilmiştir.15,21,22 Bilgiç ve ark.’ın23 yaptığı çalışma sonucuna göre konstipasyon deneyimleme oranının kadınlarda daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir. Bu çalışmada da kadınların konstipasyon risk puan ortalamasının daha yüksek olduğu belirlendi. Literatürde konstipasyon prevelansının eğitim düzeyi düşük olanlarda daha fazla olduğu gösterilmiştir.15,24 Bu çalışmada ise literatüre paralel olarak okur yazar olmayan grubun konstipasyon risk puan ortalamaları daha yüksek bulunmuştur. Dolayısıyla, eğitim durumu ile bireylerin bilinçli beslenme biçimleri arasında ilişki olduğu düşünülmektedir. Cerrahi hastalarında ameliyat sonrası dönemde en sık karşılaşılan komplikasyonlardan biri konstipasyondur. Hastanede yatan hastalarda konstipasyon prevelansının %79 olduğu belirtilmektedir.25 Çelik ve ark.’nın26 yaptığı araştırmaya göre abdominal cerrahi nedeniyle hastanede yatan hastaların %25-40’ında barsak boşaltım sorunlarının olduğu belirtilmiştir. Bu araştırmada ise dahiliye servisinde yatan hastaların konstipasyon risk puan ortalamaları daha yüksek bulundu. Bu durumunda dahiliye hastalarının uzun süre hastanede yatan, hareket kısıtlılığı olan ve kronik hastalığı nedeniyle düzenli olarak ilaç kullanan hasta grubundan oluşması nedeniyle kaynaklandığı düşünülmektedir. Yapılan çalışmalarda, konstipasyon ve fiziksel aktivite arasında negatif yönde bir ilişki bulunmuştur.27,28 Uysal ve ark.’ın29 yaptığı bir çalışmada egzersiz yapmayan, hareketsiz yaşayan kişilerde konstipasyon oranı yüksek bulunmuştur. Literatüre bakıldığında hareketsizliğin konstipasyon için risk faktörü olduğu belirtilmektedir.12,16,26,30 Konstipasyonu olan kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada kadınların %74,3’ünün sedanter yaşam tarzının olduğu belirlenmiştir.31 Bu araştırmada da literatüre paralel olarak düzenli egzersiz yapmayan grubun konstipasyon risk puan ortalaması daha yüksek bulunmuştur. Şendir ve ark.’ın16 yaptığı çalışma sonucuna göre konstipasyon risk değerlendirme ölçeğinden alınan toplam puan ortalamalarına bakıldığında 12,73±4,75 olarak hastaların orta risk grubunda olduğu belirtilmiştir. Bu çalışmada ise, konstipasyon risk değerlendirme ölçeğinden alınan toplam puan ortalamalarına bakıldığında araştırmaya katılan hastaların çoğunluğunun düşük risk grubunda olduğu belirlenmiştir. Çalışmaların çoğu yaş ilerledikçe konstipasyon prevalansının arttığını göstermiştir. Konstipasyon görülme sıklığının yaşla birlikte arttığı, 65 yaş ve üzerindeki yaşlı bireylerin %40’ının konstipasyon problemleri yaşadığı belirtilmektedir.21,22 Özellikle geriatri hastaları arasında yaygın görülen yakınmalardan olup, huzurevlerinde kalan yaşlılar arasında morbidite ile sonuçlanabilmektedir.32,33 Konstipasyon, huzurevinde kalan yaşlıların yaklaşık %50-%73’ünü etkileyen endişe verici, kronik ve tekrarlayıcı bir sorun olarak tanımlanmaktadır.34 Bailes ve Reeve35 84 yaş ve üstü erkeklerin %28’inde de konstipasyon görüldüğünü çalışma sonuçlarına göre belirtmişlerdir. Bu araştırmada literatür bilgisine paralel olarak hastaların konstipasyon risk durumu ile yaşları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
Bu araştırma sonucunda konstipasyonu etkileyen risk faktörleri ve aralarındaki ilişki ortaya kondu. Risk faktörleri açısından değerlendirildiğinde özellikle ilerleyen yaşın önemli ve değiştirilemez bir risk faktörü olduğu ile karşı karşıya kalmaktayız. Fakat diğer risk faktörlerini hastanın mevcut durumuna göre yöneterek konstipasyon sorununu önleyebilmek ya da sorunu çözmek mümkündür. Bu konuda da hastayla en fazla zaman geçiren sağlık ekibinin bir üyesi olan hemşirelerin yatan hastalar için konstipasyon risk değerlendirmesi yapmaları, sağlık ekibi ile ortak çalışmaları ve bu konuda rehberler hazırlamaları önerilmektedir.
Etik
Etik Kurul Onayı: Çalışma için Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Etik Kurulu’ndan onay alınmıştır (onay numarası: 95531838-900).
Hasta Onayı: Çalışmaya dahil edilen tüm hastalardan bilgilendirilmiş onam formu alınmıştır.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu ve editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Konsept: Ş.K.A., Dizayn: Ş.K.A., Veri Toplama veya İşleme: Ş.K.A., Analiz veya Yorumlama: Ş.K.A., Literatür Arama: Ş.K.A., Yazan: Ş.K.A.
Çıkar Çatışması: Yazar tarafından çıkar çatışması olmadığı bildirilmiştir.
Finansal Destek: Yazar tarafından finansal destek almadığı bildirilmiştir.